Kendi partilerine oy toplama peşindeler…

Şehir şehir dolaşıp, kendilerine muhalif olanları karalama ve de yaralama peşindeler…

Akla ve mantığa ters gelen ne varsa, tek tek sıralayarak…

Vatandaşın kafasını karıştırma peşindeler…

Sırf seçim kazanma uğruna, bu milletin ve devletin geleceğini acımasızca tehlikeye sürükleme peşindeler…

Hep kendileri konuşuyor. Hem de her yerde.

Bu kadar da olmaz ki...

Mesela kaymakam, vali, belediye başkanları ile bakanlık yetkililerinden birinin tören düzenleyip, yetkilerini kullanarak açılış etkinliği yapacakları her yerde, sadece kendileri konuşuyor.

TV TV öyle… Gazete gazete öyle… Hep kendileri konuşuyor!

Hep kendilerinin konuştuğu bu ülkede nedense işler güçler hep ters gidiyor.

Çünkü milletin hali ortada. Devletin hali ortada.

Böyle de olmaz ki…

CUMHUR: Halk, topluluk demektir.

CUMHURBAŞKANI: Halkın Başkanı demektir.

Yani tüm halkı kucaklayıp, herkese eşit olması gereken en yüksek devlet adamlığı makamı demektir.

Anayasa’dan tüm mevzuatlara… Halkın sorunlarına çare arayanları, yani tüm devlet yetkililerini yöneten ve de denetleyendir Cumhurbaşkanı…

Milleti ayrıştıracak her konuya tedbirli davranarak, bu milletin birlik ve beraberliğini koruyandır Cumhurbaşkanı…

Siyasal düşüncesi ne olursa olsun, siyasi partisi ne olursa olsun, herkese eşit davranıp, herkese eşit uzaklıkta durması gerekendir Cumhurbaşkanı…

Peki, bu konu üzerine ya milletin sesi…

Bu millet diyor ki, dağlarca sorunumuz varken, bizim derdimize çare araması gerekenler nerede?

Şehir şehir dolaşıp kendi partisi kazansın diye, muhalefete parmak sallayıp, devlet olanaklarıyla muhalefeti sindirme işini yapanlara sormalı: Eğer siz böyle yaparsanız, peki bu ülkede Adalet, Demokrasi ,Birlik ve Beraberliği kimler sağlayacak?

Öyle ya Siz ki, herkese ve her kamusal ve de demokratik kurum ve kuruluşlara eşit uzaklıkta durup, onların haklarını koruyan bir makamdasınız.              Yani TÜM CUMHUR’UN BAŞKANISINIZ.

Partiniz için bile oy isterken, bu ifadeye uygun davranıp

herkesin hukukunu koruyup kollamanız gerekmez mi?

Ayrıca, ‘’bu devleti biz yönetiyoruz, eğer oy vermezseniz  size hizmet gelmez…’’ Deyip, bu milleti tehdit ederek oy istemek, hiç demokrasi ve adaletle bağdaşır mı?

Oysa bu CUMHUR, yani bu millet, kendisine Başkan olarak sizi seçerken, adalet ve demokrasinin şemsiyesi altında bu işi yapmış, bu şemsiyenin selameti görevini de size emanet etmiştir. Bu şemsiyeyi koruyunuz ki, Milletle Devletin ‘Bekası’ daim olsun demiştir.

Ne var ki, sırf sandık sandık oy toplama, sırf kendi partileri hep başta kalsın arzusu yüzünden:

Millet ve devleti ayakta tutan nice değerlerimiz yok olup gitti.

Bu anlayışla geçen her zaman dilimine yazık oldu!

Bu anlayışla geçecek her zaman dilimine yazık olacak elbette!

Bu millet, günün her saatinde her kesimden birilerine bağırıp çağıran, seçilmiş ya da atanmış kişilere devlet adamına yakışmayan bir tarzla laf yollayanlardan artık giderek umudunu kesmektedir bu biline… 

Çünkü millet başka yerde… Milleti yönetenler başka yerdedir.

Pahalı piyasa karşısında inim inim inleyen…

Ticari çıkmaz yüzünden her gün kepenk indiren…

Tarla ve bahçesine artan maliyetler yüzünden gidemeyen…

Okuduğu okulların çağ dışı bir eğitim ile karşı kaşıya olduğunu gören…

İş ararken, öz becerisini nice beceriksizlere siyasal kurban veren…

Çalışma hayatıyla, ulaşım kazalarında bir umursamazlık yüzünden çok çok can verenlerle…

Saygı, sevgi ve barışa susayan bu milletin sesini duymalı…

Çünkü kendileri konuşup, bu milleti korkutup susturdukça işler hep ters gidiyor.

Sadece seçim üzerine kafa yorup, devletin olanaklarını bu yolda kullandıkça, işler hep ters gidiyor.

İnancımız o ki, bu milletin sesini ya kimse duymuyor ya da duymazlıktan geliyor.

Duyun bu milletin sesini duyun artık!

Hep kendiniz değil, bırakın bu millet de konuşsun!

Konuşsunlar ki, kendilerine ait olan egemenliği kayıtsız şartsız olarak kullansınlar…