Eğer bir haber yüzünden bir gazete veya TV’ye siyasal yüklenme varsa…
Eğer bir haber yüzünden gazetecilerin yeri değiştirilip, işine son veriliyorsa…
Ah memleketime vah memleketime...
Ah demokrasiye vah demokrasiye...
Ah ‘’bu millet söz sahibidir’’ gibi kuru sıkı atmalara…
Vah ‘’bizi millet seçti’’ gibi soyut sığıntılara…
Neden mi?
Çünkü bir milletin özgürlüğü, ülke medyasının özgürlüğü ile orantılıdır.
Eğer bir ülkede medya özgürce iş yapamıyor, gücü elinde bulunduranlara boyun eğmek zorundaysa: Demek ki o ülkede millet, sadece seçimden seçime hatırlanan…
Seçim sonrası fikir ve düşüncesi başta olma üzere, nice insani değerleri çatıya fırlatılan bir millettir.
Demokrasiyle en tepeye gelerek milleti yönetenler:
Öncelikle o milletin müşterek sesi olan medyaya saygılı olmalı…
Gerçekleri dile getiren medya kuruluşlarıyla mensuplarına kin ve de intikam duymamalıdır.
İşte bu milleti yönetenler:
Çakılı dağ yapan bir bahaneyle, gazetecileri hapse atmaktan vazgeçmelidir.
Gazete ve TV’lere parmak silkeleyerek:
Onları devlet gücüyle baskı altına alıp, işlevsiz bırakmaktan uzak durmalıdır.
Çünkü bir ülkede;
EĞER MEDYA ÖZGÜRSE MİLLET ÖZGÜRDÜR.
Özgürlük, sadece sandık başı oy kullanma gününe has olmamalı…
Devletle millete dair her konuda ve her zaman diliminde kullanılmalı…
Eğriye eğri doğruya doğru çıkışlarına saygı duyulmalıdır.
Söz söyleme hakkı,  sadece siyasal iktidarların tekelinde olamaz.
Eğer öyle olursa, her köşe başındaki ‘’MİLLET… MİLLET…’’ Söylemleri boşa çıkar.
İktidarın sesini durmadan duyuran TV’ler asla inandırıcı olamaz.
Her gün siyasal reklam afişi gibi çıkan gazeteler asla itibar görmez.
Elbette ki; ‘SÖZ MİLLETİNDİR’’ sloganı, sadece siyasetin çıkar dağarcığında kalır.
O HALDE:
Madem ki demokrasi, öyleyse fikri ve düşüncesi hür bir millet…
Madem ki demokrasi, öyleyeyse millet ve devletin gerçeklerini özgürce dile getirecek bir medya gerek.
Tıpkı demokratik kitle örgütleri gibi;
Siyasal iktidarlara baskı gurubu işini yüklenen…
Siyasal iktidarların tüm yanlışlarını dillendiren bir medya gerek.
Hem de tam bir özgür medya gerek:
Ne kızmalı, ne alınmalı, ne de baskı kurulmalıdır medyaya…
No korkutulmalı, ne susturulmalı, ne de bastırılmalıdır medya…
Ne işini yapanlar kolay yoldan hapislere atılmalı…
Ne de işini yapanlar işsiz bırakılarak ekmeğe muhtaç edilmelidir.
Bunun için de geri ülkeler değil, çağdaş ülkeler örnek alınmalı…
Hani şu Müslümanların deniz deniz kaçarken uğrunda boğuldukları ülkeler…
Bizim milyonlarca insanımızın iş için kapısını çalıp orada yaşadığı ülkeler…
Dünyaya yön verirken:
Çağdaş eğitim ve çağdaş teknolojiyi rehber edinen ülkeler var ya…
Tam da onlar örnek alınmalıdır.
Yoksa Ortadoğu kafasıyla hep karanlığa gömülürüz.
Yoksa saltanatlarını demokrasinin üstünde tutan ülkelere benzeriz.
Bize medeni ülkelerin çağdaş gidişatı gerek çağdaş…
 ‘’Millet… Millet…’’ Sloganının gerçek anlamını bulması için…
Azizi milletimizin huzur ve güvene ermesi için…
İnsan olan insanın, tüm insanlara saygınlığı ve de sosyal barışı için gerek.
O halde; ‘’Sizden ve Bizden’’ medyanın, ayrıştıran siyasetine ‘’HAYIR’’…