Önce bir numaralı anlamlı anımız:
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, TARIK AKAN’LA bir paneldeyiz.
Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda…
AZİZ NESİN VE UĞUR MUMCU’DA ve oradaydı;
Öyle bir tesadüf oldu ki;
Dördümüz Gazeteciler Sendikası Merkezi’nde aynı masaya oturduk.
O sıralarda ben de Basın-İş’te başkanım.
TARIK, durmadan bana soruyordu; ’’Sendikacılık nasıl gidiyor…
Okulda belliydi senin böyle şeyler yapacağın…’’
Ben de ‘’Sen ne diyorsun yahu, ben 4.sınıfı da okuyup İşletmede Yüksek Lisans bile okudum.
 4. Sınıfı TRT Spor Spikeri Doğan Yıldız ile birlikte bitirdik.’’
TARIK: ‘’Sahi mi?  Tebrikler, şu Doğan’ın sesi süper…’’ Dedi.
UĞUR MUMCU: ‘’Kardeşim sendikacılık mı bıraktı bu Kenan Paşa…
Bekleyin bakın bu ülkede emekçilerin başına neler neler gelecek ileride…’’
AZİZ NESİN: ‘’Adam darbeyi sanki emekçilerle yazarçizer için yapmış…
Ülkedeki terör olayları sadece bir bahaneymiş… ‘’
Bunların yaptığı Anayasa ve yasalar, ülkeyi ileride karanlığa götürür.’’
TARIK:  Adamlar bizimle uğraşmaktan başka iş yapmıyor.
Oysa Anadolu halkı çok perişan, gidip aralarına katılsalar görürler’’ dedi.
Evet, öyle dediler… Tam da gerçekleri dediler…
Şimdi üçü de hayatta değil artık.
Şimdi hayatta olan milletin, içler acısı durumu ortada;
Ne huzur var ne de güven… Her kesim bunalımla uğraşıyor.
Demek ki üçü de haklı çıktı. Hem de 30 yıl öncesinden…
TARIK AKAN’LA GEÇMİŞTEKİ ANILARIMIZA GELİNCE:
Okulumuz, o yıllarda bağımsız bir akademiydi.
Adı: Gazetecilik Ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu…
Önce İktisadi ve Ticari Bilimlere Akademisi’ne bağlandı.
Daha sonra bu akademinin adı: MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Bizim okulun adı da: İLETİŞİM FAKÜLTESİ oldu.
İşte bu sözünü ettiğimiz okulda tanıştım TARIK AKAN’LA…
Yani gerçek adı: TARIK TAHSİN ÜREGÜL olan arkadaşla… 
Öğretim yılımız 1970-1971’de başlamıştı.
İlk yılda, 7 kişilik çok samimi bir arkadaş grubu oluşturduk.
Grubumuz, herkesin dikkatini çeken…
Okulda olup bitenlerden haberdar…
Genellikle derslere devam eden bir gruptu.
Gırgır ve şamataları İstanbul’un her arazisine taşıyan bir gruptu.
Elbette ki Sevgili TARIK AKAN da bunu fark etmişti.
Her geldiğinde yanımıza oturur;
Ya dersler ve hocalar hakkında bilgi alırdı.
Ya da bizdeki notlardan faydalanırdı.
Aramızda ‘’Tam da Yeşilçamlık…’’ Dediğimiz TARIK…
Kısa bir süre sonra Yeşilçam’ın emekçi kervanına katılmıştı artık.
Sınıfa gözleri yorgun,  benzi solgun olarak geldiği çok olurdu.
Arkadaşlar, ‘’yeni filmin adı ne, set nerede’’ diye sürekli sorarlardı.
TARIK, ününe ün kattıkça, gazeteciler peşinden ayrılmıyor…
Okulun her mekânında resimler çekiyorlardı.
Çoğunda bizleri de yanında isterdi.
Bir röportajda da sadece ikimizin resimleri vardı.
Bir gün o gazeteyi elinde sallayarak yanıma geldi.
‘’Almadıysa dedim’’ dedi.
‘’Hayır aldım, hem de kaç tane…’’ Dedim.
Yıllar ilerledikçe; Dersler, sınavlar ve koşturmacalar kaçınılmazdı.
Diyebilirim ki, Tarık ile buraya sığmayacak kadar çok anımız var.
Sınıfta ders dinlerken… Sınavlarda ter dökerken var…
Kantinde keyif çatarken… Bahçede basket ve minyatür futbol oynarken…
En heyecanlısı da sınav sonuçlarına bakarken yaşadığımız anılar…
Kendisine, ilk filmlerini pek tutmadığımızı…
Okul ve yurttaki arkadaşlarla, daha sosyal içerikli…
Daha halkın sorunlarını yansıtan…
Daha çarpık sosyalleşme süreciyle…
Çarpık gelir dağılımını işleyen filmlerde oynamasını…
Emek ve de emekçilere dair filimler yapmasını açık açık söylerdik.
Bir süre sonra gördük ki;
TARIK, burjuvazi salon filmlerinden başka filmlerde de iş yapmaya başladı.
İşte o zaman kendisini daha çok sevdik elbette.
 Sevilmez mi? Elbette sevilir;  Eğer bir sanatçı…
Halkını kendinden çok düşünüyor…
Cumhuriyet ve Demokrasiyi çok seviyor…
Laik Demokratik ve Sosyal Hukuk Devleti için ter döküyor…
Atatürk ilkelerine yürekten ve de inanarak bağlanıyorsa…
Öyle bir sevilir ki o sanatçı…
Tıpkı bizim TARIK AKAN gibi…
Sevgili TARIK’IN vefatını duyduğum andan itibaren:
Tüm eski günlerimiz bir film şeridi olup geçti gözümden…
İyi ki böyle bir arkadaşımız olmuş…
Onurlu ve de omurgalı bir arkadaş…
Duyarlı ve de önemli bir vatandaş…
Kendisini unutmayarak, sevgi ve saygıyla anacağımız insan…
Can okul arkadaşım; ALLAH SANA RAHMET EYLESİN.
AİLE’NİN VE ULUSUMUZUN BAŞI SAĞ OLSUN…