Bir evden iki kişi ölecekmiş, herkes dönüp hizmetçiye bakmış; Hizmetçi, ‘‘tamam biri ben ya öteki kim’’ demiş.

Bizim kimi siyasal milliyetçilere sormalı...

Hani millet ve memleket inim inim inlerken, sadece laf ustalığı ve de hamaset yaparak suspus olan kimi milliyetçileri var ya işte onlara sormalı...

Ey suspus ve de esas duruşlu milliyetçiler!.. 

Otururken ‘’TERÖR’’... Kalkarken ‘’BEKA’’ diyorsunuz!

Deyiniz elbette, bu sizin düşüncelerinizi özgürce ifade etme hakkınızdır.

Ancak, herkesin dönüp hizmetçiye baktığı o hikaye de olduğu gibi.

Bu millet sormaz mı, ‘’tamam anladık bu ülkenin temel sorunlarından biri terör... Peki, ya A’dan Z’ye diğer temel sorunlar ne olacak?’’

O diğer temel sorunlar Türk milliyetçiliğini ilgilendirmiyor mu?

Mesela, ahlak ve adaletin yerle bir olduğu bir arazide neye inanılır neye güvenilir ki...

İsterse ibadet adresleri bol bol...  Ya da yüksek yüksek olsun!

İsterse günün her saatinde nice milliyetçilik naraları atılsın...

İsterse iktidarın saymakla bitmeyen tescilli yanlışları...

O suspus milliyetçiler tarafından her daim alkışlansın...

Bu millet neye inanır, neye güvenir artık!

Hele hele YÖNETMEK İÇİN GELENLERİN, YOK ETMEK İÇİN ÇABALADIĞI AÇIKCA ORTA YERDEYKEN...

Öyle ya; Millet ve memlekete dair ne varsa tek tek elden kayıp gidiyor!

Yok olup giden refah, huzur, güven ve sosyal barış bunların en başında gelir.

İnsanlığın en hayati damarları olan bu ifadelerin temelinde:

ÖNCELİKLE AHLAK VE ADALET YATAR!

EĞİTİM VE EKONOMİDE ÇAĞI YAKALAMA PROJELERİ YATAR!

DEMOKRASİDE, KİŞİSEL VE GRUPSAL EGEMENLİK DEĞİL...

EGEMENLİĞİN, KAYITSIZ VE ŞARTSIZ OLARAK MİLLETE AİT OLDUĞU ÜLKÜSÜ YATAR!

Acaba iktidarın tescilli yanlışlarını alkışlayan suspus milliyetçiler, bu konuları derinliğine irdeleyip, siyasal masalarının üstüne millet ve memlekete dair sağlıklı raporlar hazırladılar mı?

Yoksa her hafta her hafta... Toplantıdan toplantıya...

Sadece terör üzerine bildik hamaset çıkışları...

Sadece muhaliflere kara çalma ve de laf atma ustalığı...

Sadece tescilli yanlışları alkışlama alışkanlığı kendilerine yetiyor mu?

Sahi, bu suspus milliyetçiler mademki, ‘terör terör’ diye konuşuyor...

O halde neden içimizdeki terörün ana damarının, bugün Suriye’de ABD ve Ruslarla kol kola sürekli güçlendiğini...

Suriye topraklarına yayıldıkça yayıldıkların dile getirmezler acaba?

Neden bu gidişatın zeminini hazırlayan iktidarın, yanlış Suriye siyasetini milletin önünde eleştirmezler acaba?

Mademki terör, öyleyse Suriye’de olup bitenler niye perdeleniyor acaba? ‘’Olmaz böyle siyaset!’’ Deyip, niye iktidar uyarılmıyor acaba? Yoksa tescilli yanlışları alkışlamak daha mı kolay ve kestirme siyasettir!

Alkışlayın alkışlayın... Hem de suspus milliyetçiler olarak alkışlayın...

Çiftçilerin en acıklı halini... Eğitimleri giderek çağın gerisine itilen öğrencilerin geleceğini...

Kepenkleri kapanan esnafla siyasal ayarlı enflasyon rakamlarıyla piyasada ezilen, çalışan ve de çalışmayan tüm emekçilerin inlemesini...

Satılan ve kapanan fabrikalarla dışa dönük projeler yüzünden düşen üretimi...

On milyonu geçen işsizlerimizin umutsuzluğunu...

Yoksulluk ve açlık sınırına dayanan 65 Milyon insanımızın en dayanılmaz mutsuzluğunu da alkışlayın!

Öyle ya; Bir ‘’BEKA’’ bir de ‘’TERÖR’’ var ezberinizde.

A’dan Z’ye diğer memleket ve millet sorunları asla umurunuzda değildir!

Eğer umurunuzda olsaydı; Cumhuriyet Türkiye’sinin değerleri tek tek yok edilirken suspus kalmazdınız!

Doğamızla ekonomimize BETON balyozu inerken...

Çağı yakalayan bir eğitimle gelecek nesillere yeşil doğa ve refah bırakacağımıza...

Yüzümüzü Afganistan’a ve Suudilere doğru çevirdiler!

Hem de milletin vergisiyle besledikleri şakşakçı medyanın utanç perdelemesiyle... Hem de siyasal iktidarın tescilli yanlışlarına alkış tutan suspus milliyetçilerle...

SONUÇ: ÖZÜMÜZ, ÖZ BEKAMIZA ÖYLE BİR BALYOZ İNDİRDİK Kİ...

Ne teröre ne de dış güçlere iş kaldı.

Zaman, artık tescilli yanlışları görme ve duyma zamanıdır!

Yeter ki gözünüzü açın... Kulağınız tıkamayın!

Altımızdan kayıp giden uçan halı değil; MEMLEKETTİR MEMLEKET...