Her seçim dönemi süregelen tartışmalardan birinin yine eşiğine geldik.. İktidar da muhalefet de DEM’in yerel seçimlerde ne yapacağını merakla bekliyor.. İktidar DEM inşallah yerel seçimlerde CHP ile hareket eder de biz de bunu iyi bir malzeme haline getirir, algı operasyonumuzun bir parçası yaparız’ beklentisi içinde.. Muhalefet partilerinin bazıları da inşallah DEM, CHP ile birlikte hareket eder de CHP’nin içindeki ulusalcılar bize oy verir’ beklentisi içindeyken, bir kısım muhalefette DEM, CHP ile birlikte hareket etmezse seçimleri kaybederiz diye düşünüyor.. Kürtler zaten her zaman bizi yarı yolda bırakıyor’ düşüncesi için de (ki bilmeyenler için söylüyorum DEM sadece Kürt yurttaşların içinde olduğu bir parti değil)

Önce iktidar cephesinden bakalım, 20 yıl yönettiğiniz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni neden kaybettiğinizi sorgulamak, şapkanızı önünüze koyup geçmişe dönük özeleştirinizi yapıp yanlışlarınızdan vazgeçmek daha mı zor acaba? Belli ki toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir yerel yönetim anlayışından uzaklaştınız..Belli ki halktan yana sosyal politikalar üretmekten uzaklaştınız.. Belli ki şeffaf , adil ve paylaşımcı olmaktan vazgeçerek toplumun sadece bir kesimine hizmet ettiniz.. Belli ki şehri doğru yönetemediniz.. Belki de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi metal yorgunluk… Yeni fikirler üreterek, halktan yana sosyal ve adil politikalar üretmek ve yanlış yaptım demek bu kadar mı zor? Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden neden oy alamıyoruz diye sormak ve bunun cevabını bulmaya çalışmak bu kadar mı zor?

Muhalefete gelince… Muhalefetin hiçbir zaman, ‘Biz neden Karadeniz Bölgesi’nden oy alamıyoruz? Biz neden İç Anadolu Bölgesi’nden oy alamıyoruz? Biz neden toplumun tüm kesimlerini kapsayacak alternatif politikalar üretemiyoruz?  diye sorduğuna tanık olmadık. Bu bölgelerde yaşayan insanların muhalefeti neden tercih etmediğini sormak ve bunun cevabını aramak bu kadar mı zor? Bu bölgelerdeki örgütlenmeleri güçlendirmek gerektiğini düşünmek ve bunun için kolları sıvamak yerine DEM’i kendisine bir payanda gibi görme anlayışı toplumda gerçekten bıkkınlık uyandırmış durumda. Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde çoğu yerde sandık görevlisi bile olmayan muhalefet partilerinin dönüp dolaşıp DEM’in seçimlerde ne yapacağına bakması belki de kendini görmesinin önünde en büyük engel.. Ya da bu bölgelerdeki yetersiz örgütlenmelerinin üstünü örtme çabası..

İktidara da muhalefe de tavsiyemiz, tüm bu yaklaşımların toplumsal birliktelik ve barışa hiçbir katkı sunmadığı yönündedir. DEM de Türkiye’deki tüm siyasi partiler gibi siyaset üreten ve siyasete katkı sunmaya çalışan bir partidir. DEM’in seçim zamanlarında vereceği kararları, bazı siyasi partilerin algı operasyonlarının bir parçası yapmak ya da bazı siyasi partilerin eksiklerini kapatma malzemesi yapmak siyasi ahlak anlayışını sizce de biraz zorlamıyor mu? Ne demiş Hacı Bektaş-ı Veli; ‘Hararet nardadır, sacda değildir. Keramet hırkada tacda değildir. Her ne ararsan kendinde ara. Mekke’de Kudüs’te Hac’da değildir’