İnsanlık kan ağlıyor.
İnsanlık korku ve endişe içinde yaşıyor.
Açlık ve de yoksulluk içinde yaşıyor.
Bir yanda kan emerek, kelle kesen canilerle...
Öte yanda emek sömürerek, ense şişiren fanilerle yaşıyor.
Ne demişler?..
Boşuna yaşamaktansa, ölürken isim bırakmaktan yana olmalı insanlık.
Gelecek nesillerin örnek alabileceği bir isim...
İnsanlık tarihinin saygıyla anacağı bir isim bırakmalı elbette.
Ne var ki, hayata insan olarak gelip, canavar olarak yaşayanlar da bu dünyada...
İnsan olarak gelip, insandan yana insanca iş yapanlar da bu dünyada.
Dahası...
Uygarlığın beşiği Paris'te, mizah dergisi CHARLİE HEBDO'ya baskın yaparak;
Karikatüristlerle birlikte diğer insanları öldüren, nice cani
mistikler bile bu dünyada.
Elbette ki çağımızın dünyası da bir kez daha şokta.
Çünkü insan kılığındaki sözde inanç canavarları, yine can aldı.
Hem de Fransa'daki yabancıları korumak için siper olanlarla...
İnsanlığa özgülük sunanların canlarını aldılar.
Tıpkı kendi coğrafyalarında acımadan kardeşlerini bile kestikleri gibi.
Kendi inançlarından olmayanlarla...
Kendileri gibi giyinip, kendileri gibi yaşamayanların kafasını
bedenlerinden ayırdıkları gibi.
Peki, kimdir bu katliam yapan mistik canavarlar?
Peki, çocuk yaştan itibaren bunların beyinlerini yıkayanlar kimlerdir?
Peki, bu katilleri çağdaş dünyadan kopararak, kendi karanlığına mahkum
edenler kimlerdir?
Elbette ki tüm insanlar bunu konuşup, bunu tartışmalıdır.
Dahası, bir de uygarca iletişim ve de uyarı gidişatını tartışmalıdır.
Çünkü, tüm Müslüman ülkeler, diplomatik yoldan o dergiyi uyarabilir...
İnançları adına, rahatsız oldukları her konuyu:
Hem o ülkeyi yönetenlere...
Hem de uluslararası organize platformlara taşıyabilirlerdi.
Elbette ki bunun onlarca yolu vardır.
Devletler Hukuku'nun çıplak gerçeği böyleyken;
Neden devletler arası çağdaş iletişim kurulmadı?
Neden bu iş de fanatik ve de mistik tetikçilere bırakıldı?
Sahi, bu öldüren tetikçiler kim oluyor da İslam adına taşeronluk yapıyor acaba?
Ya kendi coğrafyasında ya da başka arazilerde;
Nasıl oluyor da durmadan insanların canını alıyorlar acaba?
Müslüman aleminin sağlıklı düşünen din ve devlet adamlarına sormak gerek:
Evet, sözde din adına kelle kesip, tetik çeken bu canavarlara kim dur
diyecek acaba?
Kimler, kendi çıkarı, kendi makamı ve de kendi saltanatı uğruna...
Daha ne kadar üç maymunu oynayacaktır acaba?
Yeter artık;
Dünya insanlığı, artık sözde inanç adına canavarca can alanları görmek
istemiyor.
Yeter artık:
Bağıran, çağıran, saldıran ve öldüren inanç tetikçilerine...
Yeter artık:
Siyasetle ticareti dinin arkasına saklanarak yapanlara...
Din sayesindeki makam ve de saltanatlara...
Artık yeter demenin zamanıdır.
Çağdaş eğitimle, çağdaş üretimi yakalayarak;
Karanlıktan beslenen tüm çıkarcılara dur demenin zamanıdır.
Elbette ki zaman, Paris'te insanlık ve özgürlük adına iş yapanların değil...
Onları katledenlerin öldüğü zamandır.
Sözde din adına katliam yapmanın değil...
Özde insanlık adına adım atmanın zamanıdır.
Gerçek şu ki, karanlıktan beslenenler yaşasa da görünmezler.
Ama onların öldürdükleri, insanlık durdukça görünecektir.
Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.