▪”Eskiden Türkiye’nin ormanları bakımsızdı” dediler.

Geçtiğimiz Ağustos ayında, bir haftada 105 orman yandı. Binlerce ağaç, yüz binlerce hayvan yanarak öldü. “Can kaybımız yok” diye açıklama yaptılar.

Arnavutköy‘de kelleşen araziye, yeni havalimanı çevresine dikkat çekmeye çalışırken kuzey ormanlarının büyük bölümü katledildi. ODTÜ’de ağaç kesimine engel olalım derken, Marmara adası yandı. Ardından Marmaris’in en güzel alanlarında orman yangını çıktı.

Kaz Dağları orman katliamına dur demek için nöbet tutanlara tam destek olurken, tarihi Gelibolu Yarımadası yandı.

Çanakkale Kirazlı - Balaban’da siyanürlü altın madeni için 195 bin ağaç kesildi. Üzerinde, altında, dalında, kovuğunda, yanında yöresinde ne kadar hayvan varsa yok oldu. Toprak bile taş oldu, karınca gezmez oldu.

İçme suyu kaynağımız Atikhisar  Barajı havzasında yapılması planlanan madencilik, su kaynaklarımızı zehirleyecekti.

ÇED raporunda belirtilen ağaç kesim sayısının tam 4 katı ağaç kesildi. Kaz Dağlarını koruma önergesi AKP ve MHP oyları ile reddedildi.

Murat dağları ise altın aranan bir diğer noktaydı. Dağ, şu anki görünümü ile kör bir kuyuya benzedi.

Türkiye tarihi boyunca çevreye bu kadar zarar veren bir zihniyetle yönetilmedi.

İstanbul Beykoz, Karadeniz Yeşil yol projeleri, Salda gölü projeleri ile “millet bahçesi” yapacağız diye diye ülkenin cennet köşeleri rant çetelerine sunulma riski ile karşı karşıya kaldı.

Seçim gelince İstanbul‘a “AŞK HİKAYESİ” memlekete “SEVDA” methiyeleri saydılar.

Nasıl bir aşksa İstanbul taş yığınına, memleket kara sevdaya döndü...

▪Sağlıkta neydik ne olduk dediler;

Tarihi geçmiş aşılar, sağlık ocaklarında çocuklara vuruldu.

Suriyelilerden gelen yeni hastalıkların yanı sıra ülkemizde artık görülmeyen suçiçeği, kızamık gibi hastalıklar değişik versiyonları ile yeniden gündeme geldi. Şehir hastahaneleri reklamlarının altına “ Durmak yok, yola devam yazdılar”

▪”Gençler eşit şartlarda eğitim alıyor ,eskiden yetersiz imkanlarla dünyanın gerisinde kalıyorduk “ dediler.

Pisa’da dünya sıralamasında neredeyse sonuncu olduk. Kendi ana dilinde okuyup yazan çocukların,mevcut eğitim sistemimize göre okuduklarını asla anlamadıkları ortaya çıktı. Üniversite sınavlarını kaybeden gençlerin büyük çoğunluğu en basit 4 işlemi yapamıyordu .

Geçtiğimiz yıl; 1 Milyon 115 bin öğrenci okulu bıraktı.

Ülke kaynakları Saraylara, özel uçaklara, saltanata ve lükse harcanıyorken, iş kaynağı oluşturacak tesisleri, kurmak için kullanılmadı. Hem eğitim alanında , hem iş olanağı bulmada gençlerimiz büyük sıkıntı yaşadı.

▪ “Savunma Sanayinde dünya lideriyiz” dediler.

Tank Palet Fabrikasını Katar’a sattılar.

Üzerine kıyafet dahi verilemeyen askerlerimiz Ekim 2018 ‘de karda donarak şehit oldu.

Velhasıl kelam yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış. Bizim ampüller Led olduğu için sönmek bilmiyor...

EVRİM TOK