Oysa Kılıçdaroğlu gittikçe kutuplaştırılan, gittikçe ayrıştırılan Türkiye toplumunda çok önemli bir sorumluluğu yerine getirdi. Kılıçdaroğlu, 6 farklı partiyi bir masda buluşturarak Türkiye’nin birliğine, beraberliğine örnek oldu. Farklı siyasi ve dünya görüşü olan ancak kalbinde ülke kaygısı olan milyonları bir araya getirdi. Özet geçtiğim bu gerçekler dahi 72 yaşında Ankara’dan İstanbul’a “ADALET” yürüyüşü yapan Kılıçdaroğlu’nu kazanmış olarak göstermektedir. Öte yandan,  %48 oy alması da yine ülke çapında CHP adına bir ilk olarak tarihe geçecektir. Ama ne var ki CHP’nin klasik hastalığı tekrar ortaya çıktı ve sanki bilmem kim olsaydı seçimi kesin kes alacakmış gibi, yenilgide sanki hiç payları yokmuş gibi ”KURULTAY KURULTAY” demeye başladılar. Özellikle partiye hiçbir getirisi olmayan ve tamamiyle hizipçilik yöntemiyle parti içinde var olan isimler kendilerine buradan bir rant çıkarmanın peşine düştüler.

KILIÇDAROĞLU DEVLETLE YARIŞTI

14 ve 28 mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi alabildiğine gergin, alabildiğine hakaret içeren, alabildiğine iftira ve montaj görüntülerin gölgesinde yaşandı. Bir tarafta devletin; valilerini, kaymakamlarını, emniyet müdürlerini, rütbeli askerlerini, daire müdürlerini, banka müdürlerini, ve parasını herkesin ödediği TRT nin bütün kanalları gibi tüm imkanlarını kullanan 21 yıllık bir iktidar vardı. Bu da yetmezmiş gibi iktidar, basının %95’ini kullanarak seçime girdi. Diğer tarafta kıt imkanlarla halka ulaşma mücadelesi vererek kendini anlatmaya çalışan Kılıçdaroğlu. Bu yarış adaletli miydi? Saydıklarımı düşündüğümde Kılıçdaroğlu’nu başarılı buluyorum. Net bir şekilde söylüyorum, eşit şartlarda bir yarış olsaydı Kılıçdaroğlu seçimi ‘açık ara’ alırdı. Siz bakmayın Mehmet Sevigen gibi eski ama şaibeli isimlerin ellerini ovuşturarak CHP’yi karıştırmak için ortalarda gezmelerine. Bu ve buna benzer bazı kişiler havuz tarafından beslenmekte ve CHP ye zarar vermeleri için her türlü ortam yaratılmaktadır. Düşünebiliyormusunuz, Sudi Arabistan, Katar, BAE’leri ve buna benzer arap ülkelerinde yaşayan arap kökenli ama parayla vatandaşlık almış kişiler oy kullanarak Türkiye’nin geleceğine yön verdiler. İçeride ise vatandaşlık satılan ortalama 2 milyon yabancı oy kullanarak bizim ülkemiz hakkında karar verdiler. Bunu nasıl değerlendirmeliyiz?

KILIÇDAROĞLU BİR GÖMLEK FAZLA GELDİ

CHP de her tür düşünce açık açık dile getirilir, değerlendirilir ve ilgili kurumlar gerekli kararı verir diyen Kılıçdaoğlu aslında Türkiye’ye bir gömlek büyük geliyor. Şöyle ki; Kılıçdaroğlu öncelikle çok çalışkan bir yapıya sahip. Kılıçdaroğlu nazik, kibar, ahlaklı, çalmayan, çırpmayan, ülkesi için canla başla çalışan, defalarca ölümle yüz yüze gelen bir siyasetçidir. Ve dolayısıyla iskandinal ülkelerine uygun bir yapısı olan Kılıçdaroğlu, Türkiye şartlarına uymadı, hatta Türkiye’ye bir gömlek fazla geldi.

 SANDIK BAŞKANALARI SORUNU YİNE YAŞANDI

Aylarca, günlerce açıklamalar yapan CHP’nin tepe yönetimi ve İstanbul il başkanı sandıklarda 4 yedekle birlikte her sandıkta 5 arkadaşımız var demişti. Oysa gerek 14 mayıs gerek ise 28 mayıs seçimlerinde sayısı ciddi rakamlara ulaşan sandıklarda CHP adam bulunduramadı. Sandıklarda adamı olmayanın oyunun Türkiye’de bu şartlarda korunması imkansız gibi bir şeydir, geçmiş olsun!

İlk tur seçimlerinden sonra yapılan açıklamada 600-700 sandıkta görevlimizin olmadığı doğru, ikinci turda bunları fazlasıyla tamamlıyacağız demişlerdi yine olmadı. Yani 5 parti ve CHP seçim güvenliği konusunda yine sınıfta kaldı. İç ve Doğu Anadolu’da büyük oranda sandık başında adam sorunu yaşayan CHP maalesef İstanbul’da da bunu yaşattı. Yani sandıklara sahip çıkamayan CHP yönetimi hem vatandaşı hem de Kılıçdaroğlu’nu kandırmış oldu.

ALTILI MASA’NIN 4 AYAĞI BOŞ ÇIKTI

Kılıçdaroğlu’nun uzun süreye dayalı milli mutabakat çalışması Türkiye’de uzun zamandır görülmeyen ancak tam da barış kardeşlik, hoşgörü ve farklı düşüncelerin bir arada yaşama kültürüne uygun bir oluşum gerçekleştirdi. 6 farklı partiyi bir masa etrafında toplama başarısı gösterildi. Öncelikle bu bile ülke adına kazançtır. Dahası kazanmak adına da çok önemli bir oluşumdu. Ancak, söz konusu partilerden 3’ü resmen fos çıktı. DEVA’nın genel başkanı Babacan seçim öncesi yaptığı açıklamada “ taraftarlarının Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğini ama kendilerini ikna edeceğini itiraf etmişti. Davutoğlu desek Konya’da yani memleketinde bile beklenen katkıyı sağlayamadı. DP ise keza yok hükmündeydi.

KILIÇDAROĞLU’NUN HATASI SIFIR GETİRİSİ OLANLARA DAĞITTIĞI VEKİLLER OLDU

Kılıçdaroğlu siyasal islama teslim oldu. Kendi başlarına girseler 1 vekil dahi çıkaramayacak olan sıfır puanlı partilere öyle bolca vekil dağıtırsan olacağı buydu. Oysa Ali babacan da basın açıklamasında açık açık söylediği gibi "bizim tabanımız CHP’ye oy vermez ama ben yine de ikna etmeye çalışacağım". Ayrıca DEVA seçmeni neden oy versin ki zaten kendi adayları CHP’nin seçilecek sıralarındaydı. Listelerin sınırlarında olsalardı belki daha fazla çalışabilirlerdi. CHP’de listeye karar verenler kendi vekillerini arka sıralara atarak asıl hatayı burada yaptılar. Saadet Partisi tabanı hariç gelecek, deva ve demokrat partiden oy gelmedi ama adamlar 36 vekili havadan alarak meclise gittiler. Yarın da geldikleri yere destek vermiyeceklerinin garantisi yok. Bana göre bir başarısızlıktan bahsedilecekse en büyük başarısızlık ve hata budur.