Türkiye bir sabaha daha operasyon haberleriyle uyandı. CHP’li beş belediye başkanı ile birlikte, onlarca bürokrat, meclis üyesi ve başkan yardımcısının gözaltına alındığı bildirildi. Gözaltı gerekçeleri arasında “rüşvet” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlamaları yer alıyor. Soruşturmalar dört farklı dosya kapsamında yürütülürken, gözaltına alınan isimlerin birçoğu uzun yıllardır kamu görevinde bulunan tanınmış kişilerden oluşuyor.
ZAMANLAMANIN SORGULANMASI
Öne çıkan örneklerden biri, Beşiktaş Belediyesi'nin 2019 yılındaki 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin bir ihalede usulsüzlük iddiası. Dönemin belediye başkan yardımcısı bu iddia çerçevesinde gözaltına alındı. Ancak kamuoyunda en çok dikkat çeken nokta, yaklaşık altı yıl öncesine ait bir sürecin bugün, üstelik seçimlerin hemen ardından gündeme gelmesi.
HUKUK MU, SİYASET Mİ?
Bu gelişmelerin adli mi, yoksa siyasi mi olduğu sorusu ise sokaktaki vatandaştan akademik çevrelere kadar hemen her alanda tartışılıyor. Aynı soru farklı biçimlerde tekrar tekrar karşımıza çıkıyor: Neden yalnızca CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar düzenleniyor? İktidar partisinin yönettiği belediyelerde hiç mi usulsüzlük yok?
Bu sorulara kesin yanıtlar vermek yargının işidir elbette. Ancak kamuoyu algısı başka bir şeydir. Bugün toplumun önemli bir kesimi, bu operasyonları yalnızca hukuki değil, siyasi bir hamle olarak görüyor. Çünkü tablo, muhalefeti hedef alan sistematik bir baskı görüntüsü çiziyor.
YEREL BAŞARILAR VE MERKEZDEN MÜDAHALE
Siyasi yorumculara göre, bu sürecin nihai hedefi, güçlü ve toplumsal desteğe sahip bir muhalefet modelini zayıflatmak. Özellikle CHP’nin yerel seçimlerde büyükşehirlerde elde ettiği başarı, iktidar cephesinde ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hem 2019’da hem de 2024’teki başarıları, siyasi dengeleri değiştirmişti. Bugün ise o başarıya katkı sağlayan birçok ismin birer birer gözaltına alındığı ya da tutuklandığı bir döneme girilmiş görünüyor.
MECLİS DENGESİNDEN SİYASET ÇIKARMAK
Son gözaltılar arasında, İstanbul’un kritik ilçelerinden Gaziosmanpaşa’nın yeni seçilen belediye başkanı Hakan Bahçetepe de var. Belediye meclisinde çoğunluk AK Parti’de olduğu için, olası bir tutuklama halinde belediye yönetiminin el değiştirmesi gündeme gelebilir. Bu da seçimle elde edilemeyen yerel yönetimlerin, yargı süreçleri üzerinden yeniden şekillendiği algısını güçlendiriyor.
EŞİTLİK İLKESİNİN YİTİMİ
Elbette yolsuzluk varsa ortaya çıkarılmalı, suç varsa adalet gereğini yapmalıdır. Ancak hukuk devleti olmanın temel şartı, adaletin herkese ve eşit şekilde uygulanmasıdır. Bugün yaşananların toplumda inandırıcılığını kaybetmesinin nedeni, uygulamanın bu eşitlik ilkesine dayanmaması.
MUHALEFETSİZ TÜRKİYE İDDİASI
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in ifadesiyle, "amaç muhalefetsiz bir Türkiye yaratmak" gibi iddialar, siyasetin içinde bulunduğu atmosferi anlamak açısından dikkat çekici. Elbette bu iddialar da kamuoyunun değerlendirmesine açık.
YARININ TÜRKİYE’Sİ NE OLACAK?
Türkiye'nin yeni bir yönetim anlayışına doğru mu yöneldiği, yoksa hukuk içinde kalan meşru bir sürecin mi işletildiği sorusu, önümüzdeki dönemde daha da netleşecek. Ancak şurası kesin: Bir ülkede adalet algısı zedelenirse, o ülkede siyaset de toplum da uzun vadede yara alır.
Sandığın anlamı, yalnızca oy saymak değil; halk iradesine duyulan saygıdır. Bu irade, yalnızca seçim gecesi değil, her gün, her kurum ve her karar için geçerlidir.