Bugün, HALK TV’de Serhan Asker’in sunduğu Görkemli Hatıralar programını izledim. Canlı yayın, Yozgat’ın Bahadın beldesinden yapılıyordu. Başlangıçta sadece kısa bir göz atmak istemiştim; ancak ekranda karşılaştığım manzara, beni yayına kilitledi. Çünkü zihnimdeki Yozgat algısıyla gördüklerim arasında ciddi bir uçurum vardı.
Zihnimdeki Yozgat: Kalıplar ve Ezberler
Yozgat'ı bugüne kadar kendi gözümle görmedim. Ancak çevremdeki Yozgatlı dostlarım ve genel toplumsal anlatı üzerinden bir profil edinmiştim. Genellikle muhafazakâr yapısıyla bilinen, toplumsal cinsiyet rolleri ve siyasal tercihleri bakımından Cumhuriyet değerlerine mesafeli bir il olarak hafızama kazınmıştı.
Bunu bir önyargı olarak tanımlamak istemem ama açık konuşmak gerekirse, o yayında izlediklerim karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. Yozgat böyle miydi? Yoksa ben mi yanlış biliyordum?
Ekranda Karşımda: Aydınlık, Özgüvenli Kadınlar
Bahadın’dan yapılan yayında önce beldenin doğası, tarihi, kültürel mirası ve yaşamı tanıtıldı. Ardından Bahadın Belediye Başkanı canlı yayına katıldı. En dikkat çekici bölüm ise Bahadın Kadın Birliği üyeleriyle yapılan sohbetti.
Karşımda, yaptığı işe hâkim, söyledikleriyle ilham veren, özgüveni yüksek, çağdaş Anadolu kadınları vardı. Sadece konuşmaları değil, beden dilleri, fikirleri, duruşları ile güçlü bir profil çiziyorlardı. Yöresel yemekleri tanıtırken bile öyle bir bilinçle hareket ediyorlardı ki, her sözleri toplumda nasıl bir rol üstlendiklerinin canlı bir örneğiydi.
Arkadaşlarımın Yorumu: Şaşkınlığımın Katlanması
Programı izlerken Yozgatlı dostlarımdan birkaçını aradım. Programı izlemelerini önerdim; onlarla bu izlenimlerimi paylaşmak istiyordum. Kısa bir süre sonra bir araya geldik ve konu açıldı. Düşüncelerimi heyecanla anlattım, “Yozgat ne kadar modern, ne kadar güzelmiş” dedim. Ancak aldığım cevap, beni bir kez daha şaşkına çevirdi.
“Program Bahadın’da çekilmiş. Bahadın’ın nüfusu büyük oranda Alevilerden oluşur. Orada belediye başkanları genelde CHP’li olur,” dediler.
İşte o an, zihnimde yeniden bir eski Yozgat profili belirdi. Gördüğüm örneğin, tüm ili temsil etmediğini, hatta belki istisnai bir örnek olduğunu fark ettim. Ve ister istemez, ülkemin toplumsal yapısı üzerine yeniden düşünmeye başladım.
Farklılıklarımız Zenginliğimiz Olmalı
Bahadın’dan yansıyan tablo, Türkiye’nin çok katmanlı sosyal dokusunun bir örneğiydi. Alevi kültürünün, laik yaşam biçiminin, kadınların üretime ve kamusal yaşama etkin katılımının nasıl bir fark yaratabildiğini gözler önüne seriyordu. Ancak bu güzelliklerin sadece belirli bölgelerde ve toplumsal kesimlerde kalıyor olması üzücü. Ve daha üzücü olanı ise bilgiyi öne alan, çağdaş bir yapıyı tarif ederken” onların tamamı Alevi” tanımlaması.
Oysa, kapsayıcı bir anlayışla, bu tür olumlu örneklerin ülkenin dört bir yanına yayılması gerektiğine inanıyorum. Kadının kamusal alanda güçlü temsili, yerel yönetimlerin vizyoner bakışı, kültürel çeşitliliğin kabulü ve özgürce ifade edilen yaşam biçimleri sadece bir beldede değil, her yerde normalleşmeli.
Bahadın’dan yansıyan o çağdaşlık, o özgüven, o üretkenlik... Dilerim ki yalnızca bir beldede kalmaz önce tüm Yozgat’a sonra da tüm ülkemize yayılır.