FETÖ ile işbirliği yaparak Cumhuriyet Ordusu’na BALYOZ darbesi indirilirken huzursuz olan sahadaki AKP’lilere tanık olanlar... Bugün de CHP’ye yapılan kumpaslı haksızlıklar yüzünden için için huzursuz olanlara tanık oluyor elbette. Ne var ki, sahadaki huzursuz AKP’liler bir türlü Saray’daki AKP’lilere seslerini duyuramıyorlar!

Ancak her alanda kötüye giderek uçuruma yaklaşan Türkiye için, bir gün mutlaka sahadaki AKP’liler de seslerini yükselterek, Saray’daki AKP’lilere “İMDAAAAAT!” diye sesleneceklerdir! Çünkü bıçak kemiğe dayandı!

Çünkü ayda en az 90 bin TL alması gereken asgari ücretli ile emeklilere; bunun 70 bin TL altında bir maaş verilmesi ne vicdana ne de insafa sığar!

TÜİK’in her defasında; piyasadaki gerçek enflasyon rakamları yerine, siyasal ayarlı bir enflasyon rakamı tespit etmesi, öyle kolay kolay üstü örtülecek bir konu değildir.

İktidar, en kısa zamanda bu rakamsal uçurumu kapatarak, en az alan emekçilerin sorununu çözmelidir! Aksi halde işte o sahadaki AKP’liler, Saray’daki AKP’lilere doğru ses yükselterek: “İMDAAAAT!” deyip bağırmalılar... Hem de zaman kaybetmeden...

Yoksa milyonlarca emekçi hayata küserek insanca yaşama veda edeceklerdir!

Keşke Saray’daki AKP’liler ülkedeki pazar ve marketleri dolaşıp gerçek piyasa fiyatlarını görseler... Görseler de şu asgari ücret alan emekçilerle en az alan emeklilerin çektiği çileye yakından tanık olsalar...

Ne diyelim; bir deve misali oldu memleket... Neresi doğru ki...

Sahadaki AKP’liler bilmez mi? Eğitimin her sınıfının ve her adresinin utanç verici gelişmeler içinde olduğunu... Hastane ve eczane önlerinde çaresizlik içinde kıvranan yurttaşların durumunu bilmezler mi? Aynı gezegende değil miyiz?

Tarlada hüzne boğulan çiftçiden, her gün siftahsız kepenk kapatan esnafa kadar herkes bunalım içinde...

Millet iş ve aş kapısı beklerken, işsizler ordusu tarihi bir rekor kırarken; Saray’daki AKP’lilerin sadece CHP üzerine gündem oluşturması ve milleti oyalaması hiç vatandaşlık vicdanına sığar mı?

Hele hele vatana ve millete fayda sağlayan kim ya da ne varsa, onları tek tek yok etmek, gerçek bir devlet adamlığı kavramıyla bağdaşır mı?

Türkiye uçuruma doğru yuvarlanırken; bir kin ve intikam senaryosu hiç siyasal sahneye konur mu?

Türkiye sanki birkaç savaşa girmiş gibidir. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar üçgeninde kıvranıp duruyor. Dünya ülkeleri arasında her alanda en sonlara düşerek dibe vurdu.

Acı gerçekler orta yerdeyken; hiç sahadaki siyasetçiler öylece seyirci kalır mı?

Artık ya kasa ve koltuk yandaşlığı...
Ya da vatan ve millet yandaşlığı demenin zamanı gelmedi mi?

Siyasal çıkar ve saltanat tutkusu her nerede ön plana alınırsa, oraya ne barış ne de huzur gelir. Hele hele o yerlerde:
ADALET ASLA MÜLKÜN TEMELİ OLMAZ!