‘‘3Y’’ ile mücadele edeceğiz’’ deyip, 19 yıl önce yola çıkan AKP:

Ne Yoksulluğu Bitirdi ne Yasakları Kaldırdı ne de Yolsuzluğa Dur Diyebildi.

Tam tersine, daha da kötüye gitti her biri...

Yerine ‘’3H’’ Geldi: ‘’HALK HUZURA HASRET...’’

KEŞKE İSTANBUL SEÇİMİNİ İYİ OKUSAYDILAR!

Ekrem İMAMOĞLU’NA karşı yürütülen kin ve intikam siyaseti...

Aynı zamanda, O’na oy veren İstanbul halkını da cezalandırmaktır!

Adaleti tartışır kılmak, demokrasiyi de karanlığa sürüklemektir!

Burası, artık 21. Yüzyılın İstanbul’udur bu biline...

Kin ve intikam siyaseti ise bir orta çağ siyasetidir!

Devir barış devri, devir, çağdaş eğitim, üretim ve de demokrasi devri, devir, tam da sosyal adalet devridir artık!

Her ülke, eğitimi ve de demokrasisi kadar saygınlık görmekte...

Her ülke, öz üretimi ve de öz ürettiğini tüketimi kadar saygınlık görmekte...

Her ülke, barışın temel prensibi olan, sosyal adaletiyle saygınlık görmektedir!

Bunlar kimdeyse güçlü olan o ülkelerdir.

Bunlar kimde varsa, herkesin gözünü dikip muhtaç olduğu adres tam da o ülkelerdir! Tıpkı son salgındaki aşı üretenlerle bu aşıyı zar zor alanların ülkeleri gibi.

Nedense bu gerçekler pek de gündeme gelmez!

Nedense böylesine insani ve de hayati konular için pek de ter akıtılmaz bazı ülkelerde...

İsterler ki, bir yerde pişip ağızlarına düşsün...

İsterler ki, zorda kalınca bir yerlere el avuç açılsın...

Ya da kendilerini savunamayan, geçmiş hükümetleri acımasızca ve de insafsızca eleştirsinler...

Tam da Ortadoğu kurnazlığı...

Mesela kaybettikleri bir büyükşehir belediye seçimi olunca...

Önce saydır saydır yaparlar... Sonra bazı ilçelerde polislerle ev ev arama yaparlar, tam da Büyükçekmece’de olduğu gibi... Yetmez muhalif partileri, günlerce acımadan oy çuvallarının üstünde nöbete yatırırlar...

Öyle derler tutmaz... Böyle derler tutmaz... 14 Bin oy fark atılırsa...

Bu rakamla seçim kazanılmaz... Suçlamalar... Karalamalar...

Olmadı hadi yeniden seçime koyulmalar...

Seçim yenilenir bu kez fark: 810 bin...

‘’Artık tamamdır, kaybeden bu işi kabullenir’’ dersiniz değil mi?

Hayır öyle olmaz, çünkü bu iş bir kin ve intikama dönüşmüş...

Bu iş ‘’YA BİZ YA DA HİÇ’’ gibi... Bir dayanılmaz hırsa dönüşmüştür.

Ortada ne milyonlarca oy veren İstanbul insanına saygı var...

Ne de bu oylarla seçilen belediye başkanına...

Yanlı medya ile şahsım siyaseti iş başındadır!

İMAMOĞLU şöyle... İMAMOĞLU böyle...

Şunu şöyle yaptı. Bunu şöyle dedi. Ters durdu. Yanlış Durdu.

LAF... LAF... LAF... İddia iddia üzerine...

Acaba nereden tuş ederiz İMAMOĞLU’NU...

Çok yazık çok... Keşke AKP ve küçük ortağı, son İstanbul seçimini iyi okusalardı.

Çünkü önümüzdeki Genel Seçimler de bunun tekrarı gibi olacaktır! Görünen siyasal köy tam da böyle... 

Çünkü, halkın ve de haklının önüne kimse geçemez!

Ne 2019 İstanbul seçimini ne de diğer yanlışları iyi okudular!

Yoksa kimlerin, kimlerin intikam ve hırsıyla neden hapis damlarına tıkıldığını...

Ya da tazminat davalarıyla neden acımasızca cezalandırıldıklarını yakından bilirlerdi.

Ancak öyle uzak durdular ki...

Varsın yatsınlar hapis damlarında, kimin ya da kimlerin umurunda?

Varsın ağzını açıp doğruyu söyleyenlerle hakkını arayanlar tazminat ödesinler...

Kimin umurunda?

Yuvalar yıkılsın, ocaklar sönsün, insanlar tek tek ya da aileleriyle sürünsün...

Kimin umurunda?

Yeter ki, iktidar koltuklarına eleştiri ve de çağrılar yöneltilmesin!

Yeter ki en tepeye, millet ve memleket sorunları götürülmesin muhalefet muhalefet...

İstediler ki, her yanlışta herkes sussun tek tek ya da topluca...

Ne açlığın sesi vursun Ankara meydanlarına...

Ne de vatanın doğasına vurulan kazmalarla greyderlerin sesi...

Yoksa, size ‘’daha neler neler yaparlar?’’ Ne İl İl gezebilirsiniz...

Ne de köy köy... Duydunuz mu, bildiniz mi?

Nasıl olsa yürekler buz tutmuş!

Nasıl olsa adalet ve demokrasi buzluğa konmuştur!

Biraz daha ileri giderseniz, daha neler neler gelir başınıza...

Sakın ola bunu unutmayın!

İşte Türkiye’nin son durumu: Milli Birlik ve Beraberliği, sadece lafta kalan durumu!

Ülkeyi yönetenler, birliğimizi parçalayan bu acı gerçeklerle uğraşacaklarına...

Halkın ve de haklının sesini dinleyip, adaleti uygulayacaklarına...

Günün her saatinde muhalefete bağırıp çağırmakla meşguller...

Muhalefeti, yanlı medyalarıyla yaralamakla meşguller...

Herkes suçlu, ama kendileri sütten çıkma AK kaşık...

Sanki ülkeyi 19 yıldır muhalefet yönetiyor.

Yöneten siyasetin söylemleri de can yakıyor, eylemleri de...

Öyle ki, insan insan inançlar günden güne kayboluyor!

‘’İNANCIMIZI KAYBETTİK HÜKÜMLÜDÜR.

İNANCIMIZI KAYBETTİK GÖRENLERİN...’’

Diyen yurttaşların:

Ahlaki ve vicdani seslerini tüm dünya duyar hale geldi.

Ne var ki, bunca yanlışa rağmen...

Herkesi suçlu... Kendilerini suçsuz görürler!

Sahi, BUNCA YANLIŞI MUHALEFET Mİ YAPTI?

Ne diyelim?

Yanlışı yapan Kendileri... Suçlu Muhalefet...

ETİKET HAZIR: BUNLAR TERÖRİST, FETÖ, HDP VE PKK’YA GÖZ KIRPIYOR...

DİŞ GÜÇLERLE İŞ BİRLİĞİ YAPTILAR...

DAHA YERE BASMAYAN NELER NELER... TV TV ÖYLE... GAZETE GAZETE ÖYLE...

AT ÇAMURU İZİ KALSIN!

Oysa, yakın geçmişte fetö ile kol kola olan kimdi? HDP ve PKK ile ‘AÇILIM’ rüzgârı estiren kimdi? Oslo, İmralı, Dolmabahçe ve Diyarbakır’da... Velhasıl her yerde neler söylendi neler...

Şimdi kendileri suçsuz... Ama herkes suçludur!

‘’Fetö ve HDP’’ deyince, son yıllarda muhalif medya ve muhalif partileri hedef gösteriyorlar!

O şarkıyı hatırlayalım: ‘’BİR BAHAR AKŞAMI RASTLADIM SİZE, SEVİNÇLİ BİR TELAŞ İÇİNDEYDİNİZ. DERİNDEN BAKINCA GÖZLERİNİZE, NEDEN BAŞINIZI ÖNE EĞDİNİZ...’’

Bu millet, AKP’NİN o bahar günlerini hiç unutur mu?

Ne bahar kaldı ne sevinç ne de telaş...

Nedense şimdi başlar hep öne eğiliyor!

Hem de suçu muhalefete yükleme kurnazlığıyla...

Günün her saatinde muhalefeti suçlayıp, bu işten sıyrılma kurnazlığıyla...

Önce bir insafla aynaya bakmalı... Sonra da muhalif siyasilerle... Muhalif medyaya...

YOKSA İNANÇLAR ÖYLE BİR BUHARLAŞIR Kİ...

Ne yanlı medya ne de küçük ortak bunu durdurabilir!