Önümüzdeki günlerde İYİ PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI için olağan kongre süreci var. 

 Heyecanlı bekleyiş sürerken, duygusal açıdan gidişatı değerlendirmek istedim. 

 Öncelikle bu kongrenin İYİ PARTİ adına hayırlı olmasını diliyorum. Adayların her ikiside birbirinden kıymetli. İYİ PARTİ emektarları.  İkisi de sevilen sayılan  kişiler. Ancak onlara karşı olan bu aşırı sevgi , delegeler ve destekçiler açısından ilginç bir görüntü arz ediyor. Sevginin aşırısı da bazen zarar veriyor. Sizci bizci olmaya dönüyor. Olay size bize dönerse bölünmeye başlıyor...Birbirimizi anlamak zorluğundan kaynaklanıyor bütünün bölünmesi. Eğer iyice anlamıyorsanız bölersiniz çünkü. 

 İYİ PARTİ bünyesi içinde tüm teşkilat aile bireyleridir. Bizim çıktığımız yol kimseye nasip olmamıştır. Yokluk, haksızlık ve en ağır engellerle mücadele ettiğimiz günlerde, birbirimize çelik halatlarla bağlandık biz. Kader birliği yaptık. Aynı şekilde de devam ediyoruz. Yeri geldi bir tabak yemeği bölüştük, bir aileden farkımız yok bizim. Demokrasinin gereği olan seçimlerde aynı yolu yürüyen aynı felsefe ile hareket eden adaylara karşı ise saygılı olmak zorundayız. Aşırı sevgi ve kazanma hırsı , karşı tarafa zarar vermemelidir. Zira o karşı taraf değildir. Aynı tarafta yol alan kulvarlardan biridir. Sosyal medya üzerinden yapılan yorumlar saygı çerçevesinde olmalıdır. Adaylara karşı destek mesajlarının altına yapılan yorumlardaki üslûba dikkat edilmez ise, hem adaya hem de partiye  zarar verilmiş olur. Birini çok sevip desteklerken aslında ona büyük zarar veriyor olabilirsiniz yani. Üstelik bu şekilde yorumlar yaparak desteklediğiniz adayın , katettiği yolu geri sarmış oluyorsunuz. Onca emeği olmasına rağmen başladığı noktaya geri dönmesine neden oluyorsunuz. Faydadan çok zarar vermek bunun adı. O sebeple yapılan yorumlarda kimlerin seviyeli ve üsluplu, kimin sevgisine yenik düşüp aşırı yorumlar yaptığına dikkat edin. Destekçileri izlerseniz adayına zarar verenleri çok net görürsünüz. 

 Zaten sonuçta kazanan her zaman İYİ PARTİ olacaktır. Bir taraf seçmek de değil mesele. Mesele tamamen üslûp. Sevmek , adayın kazanmasını istemekle ; diğer adayın ve onu sevenlerinizde kazanmasını istemeyi gerektirir. Her daim parti çıkarları esastır. 
Adaylara aşırı sevgi ile zarar verenlerden , yollarını aynı istikamette sürdürmelerinin sebebinden bahsetmişken  bir hikaye geldi aklıma...
Deve yeni yavrulamış, Mecnun da Leyla’ya gidecek.  Devenin  üstünde  yolu yarılarken  Mecnun yorgunluktan uyuya kalmış.  Bir gözünü açıyor ki geri dönmüşler. Deve başladıkları noktaya geri gelmiş. Bir iki böyle derken, Mecnun Leyla’ya varamıyor, deve yavrusunu özlüyor. En sonunda Mecnun şöyle demiş; 
“ Benim meylim öndedir,devenin arkada. İki sevdayı muhalif arasında kaldım.” Deveyi bırakıp kendi sevdasının yoluna gitmiş...

Yolları ikisinin de İSTANBUL sevdası...Dolayısı ile birlik içinde herkesin istediği noktaya kavuşmalarını diliyorum.


EVRİM ŞENER TOK