Alel acele, palas pandıras imzalanmıştı. Her zaman yapıldığı gibi toplumsal faydası , ekolojik dengeye zararı düşünülmemişti. Sadece iki hafta oldu karar imzalanalı fakat memlekette neyi tutmaya kalksak, ya örtbas edilişinden, ya yok edilişinden ya da gündemi değiştirip unutulmaya mahkum edilişinden henüz durumun ciddiyetinden  kimse farkında değildi...

Datça’nın güzelim yarımadalarından biri , güneşin doğuşunun en güzel izlendiği kıyı, Kargı Koyu ...

Sessiz sakin fakat bir o kadar acele yok ediliyor. Sadece kıyılarımız değil tabi; daha önce Kazdağları’nı da yazmıştım, Kuzey ormanlarını, Salda gölünü, Kanal İstanbul’u, barajlarımızı... Biri okumuş ise ne âlâ. Herkes aslında olan bitenin farkında fakat ne zaman çöle döneceğiz işte o zaman figanda.

 Datça’ya 3 km mesafedeki ,antik çağdan bu yana bütün güzelliği ile kalmış olan kıyımız ;Kargı Koyun’dan bahsediyorım. Kiraya verilmeye çalışılıyor. 3778 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile imar planı yapmaya, otel alanı, günübirlik tesis alanı, otopark ve park alanı,trafo alanı yapmaya mülkiyeti maliye hazinesine kayıtlı olan bu kıyının ,özelleştirme kapsam ve programına dahil edilmesine çalışılıyor.

 Datça yapısı itibari ile korunması uluslararası sözleşmeler gereği bütünü ile özel çevre koruma bölgesi olarak belirlenmesine rağmen ,alınan kararla kısa bir süre sonra bu güzel koy yok edilecek. Kıyılarımızın kiralamalar sonucu imara açılmasına daha öncede şahit olmuştuk. Burada asıl görmemiz gereken  doğada sadece insanların değil, canlı cansız tüm varlıkların müşterek yaşamasıdır. Ticari meta uğruna antik çağlardan günümüze kadar gelmiş ,sahilini boylu boyunca okaliptüs ağaçlarının sardığı ve elimizde avucumuzda kalan sayılı yeşil alanlardan biri olan bu koyu aynı zamanda bol kaynak suyu bulunan bu cennet köşesini ,imar uğruna talan edilmesine sessiz kalamayız. Herkesin ücretsiz olarak faydalandığı bu koya otel ve otopark ya da tesis yapılmasına gözlerimizi kapatamayız. İki bin yıllık Kargı Koyu’nu betona kurban edemeyiz. 

 Bu dünyada yaşayacak olan sadece bizim neslimiz değil. Bizden sonrakilerin de yaşamasına müsade eden bir anlayışla hareket etmeliyiz. Rant uğruna değil, torunlarımızın doğada mutlu yaşaması uğruna adımlar atmalıyız.

                                   

 Herkesin ellerini alel acele kararlarla Kargı Koyu’na sebep tüm Datça’dan ve bütün doğadan çekmesi lazım. Yani diyeceğim şu; Datça’lıların aralarında sıkça söyledikleri gibi, 

“Acelen varsa, ne işin var Datça’da!”

EVRİM TOK